Son yıllarda dünya genelinde yükselen askeri çatışmalar ve jeopolitik gerilimler, ülkelerin askeri güçlerini gözden geçirmesine neden oluyor. Özellikle Çin ve ABD, dünya üzerindeki en büyük askeri güce sahip ülkeler arasında yer alıyor. Bu iki güç arasındaki rekabet, sınır çatışmalarını da beraberinde getiriyor. Son olaylarla birlikte, Asya-Pasifik bölgesinde yoğunlaşan gerginlikler, her iki ülkenin askeri stratejilerini yeniden değerlendirmesine yol açıyor. Bu yazıda, Çin ve ABD'nin askeri güçleri, stratejileri ve sınır çatışmalarındaki rolleri ele alınacak.
Son yıllarda Çin, askeri gücünü büyük ölçüde artırdığını gözler önüne serdi. Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), modernizasyon süreçlerinden geçerek, hem donanma hem hava kuvvetlerinde ciddi gelişmeler kaydetti. Özellikle uçak gemisi inşaatları ve balistik füze sistemleri, Çin’in askeri gücünün artışına önemli bir katkı sağlıyor. Askeri bütçesinin her yıl arttığı bilinen Çin, 2021 itibarıyla yıllık 250 milyar dolar civarında bir askeri harcama gerçekleştiriyor. Bu, Çin’i dünyanın en büyük ikinci askeri bütçesine sahip ülkesi yapıyor. Ayrıca son yıllarda siber savaş alanındaki gelişmeler ve uzay teknolojileri, Çin’in askeri gücünü daha da güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor.
Amerika Birleşik Devletleri, tarih boyunca süregelen askeri üstünlüğünü koruma çabası içinde. ABD ordusu, yüksek teknolojiye sahip ekipmanları ve güçlü bir askeri ağı ile tanınıyor. Son yıllarda, ABD'nin askeri harcamaları 700 milyar doları aşmış durumda, bu da onu hala en güçlü ordu yapıyor. ABD, NATO müttefikleriyle birlikte yürüttüğü ortak askeri tatbikatlarla da gücünü pekiştiriyor. Özellikle Asya-Pasifik bölgesinde yaptığı askeri varlık artırma hamleleri, Çin ile entegrasyonunu sınırlandırma çabası olarak görülüyor. Bu durum, ABD'nin süper güç olma konumunu koruma çabasını gözler önüne seriyor.
Geçmişte yaşanan çatışmalarda her iki ordunun da etkinliği göz önüne alındığında, güç dengesinin sürekli değiştiği söylenebilir. 2023 yılında, hem Çin hem de ABD'nin askeri stratejileri, bölgesel istikrarı sağlama çabası olarak öne çıkıyor. Çin, Güney Çin Denizi'ndeki adalarda askeri varlığını artırırken, ABD Pasifik Okyanusu’nda gerçekleştirdiği üs ve tatbikatlarla bölgedeki askeri üstünlüğünü pekiştirme çabasında. Bu büyük güçlerin birbirine karşı olan tutumları, hem askeri hem de ekonomik alanlarda yeni dengelerin kurulmasına zemin hazırlıyor.
Sonuç olarak, Çin ve ABD arasında yükselen gerilim, sadece iki ülkenin sınırlarında değil, global ölçekte de yankılanıyor. Hangi ordu daha üstün sorusu, askeri harcamalar, stratejiler ve geniş kapsamlı güç gösterileri ile yanıt bulmaya çalışıyor. Uluslararası ilişkilerin dinamik yapısı içinde bu güçlerin nasıl bir denge kuracağı, dünya barışı ve güvenliği açısından son derece önemli bir konu. Önümüzdeki yıllarda bu iki büyük gücün askeri stratejilerindeki değişiklikler, uluslararası ilişkilerdeki gidişatı da önemli ölçüde etkileyecek gibi görünüyor.