İstanbul'un Pendik ilçesinde, iki çocuk annesi 30 yaşındaki Sibel K., evinde eşinin silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti. Olay, geçtiğimiz gün akşam saatlerinde meydana geldi. Türkiye’nin özellikle son dönemde artan kadın cinayetleri ve aile içi şiddet vakalarıyla sarsıldığı bir dönemde yaşanan bu çarpıcı olay, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Olayın ardından çevredeki komşular, Sibel K.'nın yaşadığı şiddeti daha önce görmediklerini ve sessiz bir aile olduklarını ifade ettiler. Eşinin genç yaşta hayatını kaybetmiş olması, çocukları ve tüm akrabaları için derin bir travma açıklamış durumda.
Edinilen bilgilere göre, saldırı şiddetli bir tartışmanın ardından gerçekleşti. Eşinin, ifadesinde Sibel K. ile sürekli tartıştıklarını, kendisinin alkol aldıktan sonra bu duruma daha fazla dayanamayıp silahına başvurduğunu söylediği öğrenildi. Ancak, olayın ardından hemen gözaltına alınan koca, savcılık tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, sanığın delil durumu ve olayın gelişimi incelenmeden tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Gözaltına alınmasından sonra ailesinin ve komşularının ifadeleri ışığında durumun ciddiyeti daha belirginleşti. Sibel K.'nın eşinden uzaklaşmak istediği fakat bu durumun aile yapısında daha fazla gerginlik yarattığı yönünde ifadeler geldi.
Bu olay, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ardı ardına yaşandığı bir dönemde gündemi daha da sarsar hale geldi. Kadın hakları savunucuları, bu tarz olayların önüne geçmek için devletin daha sıkı yasalar çıkarması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de her yıl binlerce kadın, ayrılmak istemeleri ya da şiddete maruz kalmaları nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Bu cinayetlerin önlenebilmesi için kadın sığınma evlerinin artırılması, daha fazla psikolojik destek verilmesi ve aile içi şiddetle mücadele eden derneklerin daha etkin bir şekilde desteklenmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, bu tür vakalarda medyanın da daha dikkatli davranarak, olayı aşırı dramatize etmeden ele alması gerektiği vurgulanıyor. Olayın ardından Sibel K.'nın arkadaşları ve yakınları sosyal medyada "Artık yeter" hashtag’i ile kampanya başlatarak, toplumda kadına yönelik şiddeti durdurmak için farkındalık oluşturmayı hedefliyorlar.
Türkiye, kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla birçok uluslararası sözleşmeye taraf olsa da, uygulamada yaşanan sıkıntılar ve toplumsal duyarsızlık, bu tür travmatik olayların önlenmesinde büyük bir handikap oluşturuyor. Sibel K.'nın hikayesi, birçok kadın için bir uyanış ve değişim umudu olarak belirsizliğini koruyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede daha çok sesin çıkması ve daha çok kadının haklarının korunması için toplumda geniş bir dayanışmaya ihtiyaç var. Sibel K.’nın ardından geride kalan iki çocuğunun durumu ve geleceği hakkında duyulan endişeler, tartışmaların merkezinde yer alıyor. Olayın detayları uzundönemde incelenmeye devam edilecek. Yetkililerin, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair atacağı adımlar ve bu adımların toplumda nasıl yankı bulacağı ise merakla bekleniyor.
İstanbul'daki bu olay, sadece bir kadın cinayeti değil; aynı zamanda toplumun zor bir dönemden geçtiğinin de kanıtı. Kadınların toplumda daha güçlü bir konumda olması için tüm bireylerin sorumluluk alması gerekiyor. Şiddetin her türlüsüne karşı durmanın, eğitimin ve farkındalığın artırılmasının önemine bir kez daha dikkat çekilen bu olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir dönüm noktası olacağa benziyor.