İki yıl önce yaşanan Kartalkaya faciası, Türkiye'nin en büyük kayak merkezlerinden birindeki trajik olayla gündeme geldi. Kar yağışı altında kayak yaparken hayatını kaybedenler, Türkiye’nin dört bir yanında yas tutulmasına sebep olmuştu. Olayla ilgili açılan dava süreci, birçok kişi için adaletin ne kadar yerini bulduğunu sorgulatan bir zemin haline gelmiştir. Davanın yedinci celsesi, olayın üzerinden geçen süreye rağmen hala çözüme kavuşmadığını gözler önüne serdi. "Sanıkların tiyatrosunu izliyoruz" ifadesi, mahkemede sıkça dile getirilen eleştirilerden biri oldu. Öne çıkan unsurlar, mağdurların yakınlarının hissettiği derin acının yanı sıra olayın avukatlar aracılığıyla medyaya yansımasıydı.
Kartalkaya faciasında davanın gidişatı, hem toplumun hem de mağdur ailelerinin büyük bir ilgiyle takip ettiği bir konu haline geldi. Her celsede farklı açıklamalar ve savunmalar ortaya atılırken, sanıkların tavırları, izleyenler üzerinde derin bir iz bıraktı. Bu bağlamda, mahkemede yaşanan son gelişmeler, duruşma salonunda bulunanların yanı sıra medya mensupları ve sosyal medya kullanıcılarının da ilgisini çekti. Dava esnasında, sanıklara yöneltilen sorulara verdikleri cevaplar, mahkeme heyetinin öngördüğü profesyonelliğin sorgulanmasına neden oldu. Ancak, sanıkların tutumları herkesin dikkatini çekti; birçok kişi, bu davranışların adalet anlayışıyla ne kadar örtüştüğünü sorguladı.
Olayın yaşandığı gün, facianın derin etkisi henüz tazeyken basında yer alan haberlerde, ailelerin acıları sıkça vurgulanıyor. Ancak davanın ilerleyişine bakıldığında, bazen duruşma salonunda izlenen manzara, adalet arayışında kayıtlara geçmeyi gerektiriyor gibi gözüküyor. Gittikleri her celse, yeni açıklamalar, yanlış anlamalar ve taleplerle dolup taşıyor. "Adaletin yerini bulması için gerekenin yapılmadığını düşünüyoruz" diyen mağdur aileleri, bu süreçte bir yandan umutlarını kaybetmemeye çalışırken bir yandan da yaşananları izlemeye devam ediyor.
Davanın seyrinde sosyal medyanın rolü göz ardı edilemez. Kullanıcılar, yedinci celsede yaşananlara dair yorumlarda bulunarak hem mağdur ailelerine desteklerini iletiyor hem de sanıkların tutumlarına dair eleştirilerde bulunuyor. Özellikle Twitter ve Instagram gibi platformlarda, "adalet arayışı" başlığı altında yapılan paylaşımlar, kamuoyu oluşturma açısından önemli bir araç haline geldi. Bu durum, adalet talebinin sadece mahkeme salonlarında değil, aynı zamanda dijital dünyada da yankı bulduğunu göstermekte. Bunun yanı sıra, medya profesyonellerinin duruşmayı yakından takip etmesi, olayın boyutunu genişletmekte ve daha fazla insanın haberdar olmasına sebep olmaktadır.
Davada açıklamalarını sürdüren avukatlar ise, olayı daha fazla derinlemesine incelemeyi, servet ve maddi kazanımın ötesinde manevi değerlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor. Yineden başta mağdur aileleri olmak üzere tüm toplumu ilgilendiren bir mesele haline gelen Kartalkaya faciası davası, hukukun ne derece işlediği konusunda büyük bir test olmayı sürdürüyor. Gelecek celselerin nasıl şekilleneceği ve adaletin bu süreçte nasıl bir netice alacağı ise, hem izleyenler hem de yetkililer açısından merakla bekleniyor.
Kartalkaya faciası davası, yalnızca bir olayın yargı önüne çıkarılması değil; aynı zamanda bu tarz acıların bir daha yaşanmaması adına atılacak adımların da bir belirleyicisi olmalıdır. Adaletin ne kadar hızlı ve etkili bir biçimde yerini bulacağı, toplumun bu konudaki duyarlılığını artırmak açısından ise büyük önem taşımaktadır. Herkesin gözü bu davada ve mağdur ailelerinin yaşadığı kayıpları telafi etmek için sistemin nasıl işlediğini görmekte. Devam eden celselerde, adalet arayışının nasıl bir sonuca ulaşabileceği ise en merak edilen konulardan biri olmaya devam ediyor.