Sosyal medya, gençlerin hayatında büyük bir yer tutuyor ve bu platformlar üzerinden yayılan trendler, özellikle ergenler arasında hızla popülerleşiyor. Ancak, bazı trendler o kadar tehlikeli hale geliyor ki, sadece 'havalı' görünmek adına gençlerin hayatını tehlikeye sokabiliyor. 2023 itibarıyla sosyal medyada görülen bu tür tehlikeli davranışların artışı, ailelerden eğitimciler ve sağlık uzmanlarına kadar herkesi endişelendiriyor. Peki, bu tehlikeli trendler nelerdir ve neden bu kadar cazip hale geliyorlar? İşte gençlerin sosyal medya üzerinden benimsediği tehlikeli eğilimler ve bunların sonuçları.
Son yıllarda sosyal medyada gözlemlenen trendlerin bazıları, yalnızca dikkat çekme amacı taşımıyor; aynı zamanda gençlerin sağlığını tehdit ediyor. TikTok ve Instagram gibi platformlarda, 'havalı' görünmek adına gerçekleştirilen eylemler genellikle cesaret testleri ile başlıyor. Gençlerin, arkadaş gruplarında kendilerini kanıtlama çabası, onları aşırı riskli davranışlara yönlendirebiliyor. Yanlış anlaşılmalara ve aşırı samimiyetten kaynaklanan teşvik edici durumlar, gençlerin bu tür davranışları artırmasında önemli bir rol oynuyor.
Örneğin, TikTok'ta 'Milk Crate Challenge' olarak bilinen bir trend, kullanıcının süt kutularından yapılmış bir piramidin üstüne çıkmasını gerektiriyor. Bu durum, pek çok genç için ciddi yaralanmalara ve bazen de ölümlere yol açabiliyor. Her ne kadar bazı gençler bu durumu eğlenceli bulsalar da, bu tür eylemler, oldukça dikkat edilmesi gereken birer tehlike unsuru olarak karşımıza çıkıyor.
Gençlerin sosyal medyadaki davranışları üzerinde etkili olabilecek en önemli faktörlerden biri, ailelerin ve eğitimcilerin rolüdür. Bu konuda yapılacak bilinçlendirme çalışmaları, gençlerin daha sağlıklı davranış kalıpları geliştirmelerine yardımcı olabilir. Aileler, çocuklarının sosyal medya kullanımını gözlemleyerek bu tehlikeli eğilimlere karşı onları eğitebilir ve bilgilendirebilir. Ayrıca, sosyal medya okuryazarlığı konusunda yapılan eğitimler, gençlerin bu platformlardan daha bilinçli bir şekilde faydalanmalarını sağlayabilir.
Sosyal medyada karşılaştıkları içeriklerin gerçek ve güvenilirliğini sorgulama becerisi kazandırmak, gençlerin bu tür tehlikeli aktivitelerden uzak durmalarında önemli bir adım olacaktır. Eğitimcilerin de bu noktada devreden çıkmamaları, gençlerin sosyal medya kullanımı üzerinde olumlu etkiler yaratacaktır. Sonuç olarak, sosyal medya sağlık eğitimi ve aile iletişimi, gençlerin bu tehlikeli trendlerden korunmasında büyük bir öneme sahip olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, sosyal medya platformları her ne kadar eğlenceli ve bilgilendirici bir alan sunsa da, aynı zamanda tehlikelerle dolu bir dünya. Bu nedenle gençlerin bilinçlenmesi, sosyal medya içeriklerinin sorgulanması ve aileler ile eğitimcilerin aktif rol alması, bu tür travmatik durumların önüne geçmek için kritik bir öneme sahiptir. Sosyal medyadaki tehlikeli trendleri farkında olmanın ve bu konuda bilinçli olmanın, gençlerin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmalıdır.
Bu tehlikeli trendlere gençlerin eğilim göstermelerini engellemek adına toplumsal bir dönüşüm gerekmektedir. Medya ve eğitim camiasının iş birliği, genç neslin sağlıklı bir şekilde büyümesine yardımcı olabilir. Bu bağlamda, sosyal medyanın etki alanını pozitif yönde kullanarak gençlerin hayatlarında kalıcı bir fark yaratmak hepimizin sorumluluğudur.